Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

Sonuçlar

YAYLABAŞI KÖYÜ

YAYLABAŞI KÖYÜ


Çorum il topraklarında kuzeydoğu yönünde akan Kızılırmak’ın önünde doğal bir set oluşturarak nehrin istikametini önce kuzeybatıya, sonra tekrar kuzeydoğuya çeviren Çal (Dede Çal / Ada) Dağı’nın (1732 m.) doğu kesiminin güney yamacında, 1040-1100 m. yükseklikte hafif meyilli küçük bir platoda kurulmuştur. Kuzeyde Samsun’un Vezirköprü ilçesine bağlı Tahtaköprü (1120 m.), doğuda Osmancık’ın köylerinden Gökdere (925 m.), güneyde Akören (725 m.), batıda Öbektaş (925 m.) ile çevrilidir. Çorum – Samsun sınırını oluşturan Yaylabaşı yaylası 1490 m. yükseklikte olup köy arazisinin en yüksek tepesi de buradadır (Kurbantepesi 1525 m. Eskiden ramazan ve kurban bayramlarının tesbiti için hilal bu tepeden gözetlendiğinden bu ismin verildiğini ve bu sebeple Zambal’a ay’ı gören köy denildiğini merhum babacığım Molla Tahir Kırbıyık nakletmişti). Hamamlu (1510 m.), Kocatüfek’in tepe (1325 m.), Cibiğiağaran (1240 m.), Gökkaya (1240 m.), Yukarıdede (1200 m.), Karatepe (1160 m.) ve Ambarlık / Aşağıdede (1120 m.) köyün diğer yükseltileridir. Yaylabaşı, Alp –Himalaya orojenezi (dağ oluşumu) olarak bilinen sistem içerisinde yer alan Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde olup birinci  derece deprem bölgesindedir.Yaz aylarında çok azalsa da (daha önceleri) devamlı suyu bulunan Zambal Çayı, Gerişler, Kuzyamaç ve Küçükyurt’tan inen derelerle birleşerek kuzey – güney yönünde devam eder, Kızamık Çukuru’nda çok dar bir vadiden geçerken yay gibi doğuya yönelerek Daşşağul / Taşağıl (900 m.) mevkiinden sonra Gökdere Çayı’na kavuşur. Kuzeydoğuda Karabayır civarında Danaderesi, Kağşakdere, Aşlamanındere’nin dik ve derin vadilerinden inen Orbucak (Obrucak) Suyu Kırbıyıklar’ın tabanından  itibaren Gökdere çayının bir kolunu oluşturur. Kıyısında tarım alanı bulunmadığından sulamada kullanılamayan bu çayın aksine Zambal Çayı Kuşkayası’ndan itibaren Taşağıl’a kadar aralıklarla da olsa irili ufaklı pek çok meyve ve sebze bahçesini sulardı. 1980’li yıllara kadar yaz ayları dışında üç-dört değirmen (Mollagil, Akif, Irza ve Çürükler) bu çay üzerinde faaliyette idi. Büyük kısmı Ballık mevkiinden köy merkezine döşenen hatla içme suyu olarak getirildi (tarih verilecek??). Günümüzde bir adet elektrikli değirmen (merhum Yarımağa’nın ateş değirmeni) köyümüze ve çevre köylere köy merkezinde hizmet vermektedir.Karatepe, Gökkaya, Ambarlık, Yukarıdede, Kuzyamaç, Baştarla, İmam cerekliği, Kırbıyıklar, Soyuk, Caşdaklar’ın geriş, Kocatüfek’in tepe, Karabayır ve Kara Abdulla’nın cerekliğinde çam, İnekkayası ve civarı, Hayatlar, Karakaya civarı, Islam ve Alancık civarı, Orbucak ve Karabayır’ın alçak kesimlerinde meşe – pelit ormanları inşaat ve yakacak amacıyla kesilerek günümüzde yok olmaya yüz tutmuştur. Ancak son dönemde (19…. – 20..) yapılan ağaç dikme çalışmaları kaybolan ormanların geri getirilmesi için bir umut ışığı olmuştur. Uzun (ilk ne zaman başlanmış ????      ) yıllar karbon miktarı % 75’e kadar varan linyit kömür işletmeciliği (Zambal kömürü) yapılan köyde son dönemde krom madeni tespit edilmişse de kâr getirici bulunmamıştır.İlçe merkezine 27 km. uzaklıkta bulunan köye ulaşım Akören köyü üzerinden asfalt yolla sağlanmaktadır. Stabilize yolla Öbektaş’a,  toprak yolla Gökdere ve Tahtaköprü’ye bağlantısı vardır, ancak bunlar iyileştirilmeye muhtaçtır. Köyde içme suyu şebekesi ve kanalizasyon sistemi yapılmıştır. Ancak içilmez raporu verilen sular henüz dezenfeksiyona tabi tutulmadan kullanılmaktadır.Yaylabaşı köyü ve çevresi İç Anadolu – Karadeniz geçiş ikliminin etkisinde olup kışlar soğuk ve kar yağışlı, yazlar kurak ve 1000 m. yüksekliği sebebiyle ılımandır. Haziran - Temmuz en sıcak, ocak - şubat en soğuk aylar olup yıllık ortalama sıcaklık 8-10 derecedir. Yıllık yağış miktarı 400 mm. civarındadır. Yaz mevsiminde öğleden sonra başlayarak gece yarısına kadar esen poyraz etkilidir. Kışın kuzeyden yıldız rüzgârı, ilkbaharda güneybatıdan lodos rüzgârı eser. Sonbaharda genellikle sakin bir hava gözlenir.Çorum ve civarında meydana gelen önemli depremlerden (1793, 1800, 1824, 1908, 1939, 1943, 1996) etkilendiği muhakkak olan Yaylabaşı’nın 1939 öncesi sarsıntılardaki durumu hakkında elimizde yeterli bilgi yoktur. 1943 depreminin az bir yıkıma ve birkaç can kaybına sebep olduğu bilinmektedir. 1939 ile kısa aralıklarla meydana gelen 5,6 ve 5,4 şiddetindeki 1996 depremlerinde ise can ve mal kaybı olmamıştır.

TARİHİ

Yaylabaşı köyü ve bağlı bulunduğu Osmancık’ın (yerli ifadeyle Osmancuk) yer aldığı bölge maden kaynakları bakımından zengin olduğundan yerleşme tarihi milâttan önce 3000’e iner. Hitit, Frig, Pers, Galat, Pontus idaresinin ardından Roma ve Bizans hâkimiyetini yaşadı.Türkler, 1071’de Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Bizans ordusuna karşı kazandığı Malazgirt zaferi ile Anadolu’ya girmiştir. Alparslan’ın Malazgirt savaşı’na katılan en gözde emîrlerinden Dânişmend Gazi, zaferden sonra kendisine fethettiği Sivas’ı merkez olarak kullanıp maiyetindeki emîrlerle Tokat, Niksar, Amasya, Kayseri, Çorum’u ve dolayısıyla Yaylabaşı köyü ve çevresini 1075 yılında ele geçirmiştir. Anadolu’da kurulan beyliklerin en büyüklerinden biri olan Dânişmendliler (1071-1178), Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslâmlaşması açısından önemli hizmetler ifa etmişlerdir. Bizans ve Haçlılar’la savaşan Dânişmend Gazi, Gümüştegin Gazi, Emîr Gazi ve Melik Muhammed’in adları asırlarca halk arasında saygıyla anılmış ve destanlara konu olmuştur. Bugün köyümüzün batı istikametinde yer alan Danişment (Tanışman) köyü bu dönemin hatırasıdır.Dânişmendliler’in zayıflamasıyla birlikte Anadolu Selçuklu (1075-1308) yönetimine girdi ve XIII. yüzyılda Babaî hareketinden ve Moğol istilâsından etkilendi. Anadolu Selçuklu Devleti 1243’te Kösedağı Savaşı’nda Moğollar’a yenilince büyük siyasî karışıklıklar çıkmış, 1276’da Kunduz Bey’in oğlu Emîr Celâleddin Bey Çorum’daki Moğollar’ı yenerek Çorum ve Amasya’yı kurtarmıştır. Beylikler döneminde Eretna Devleti’ne, 1360 yılı civarında Amasya Emîri Şadgeldi Paşa’ya, 1381’de Kadı Burhâneddin hükümetine bağlandı. 1392’de Yıldırım Bayezid’in Anadolu harekâtı sırasında Candaroğulları’nın Kastamonu kesimindeki toprakları yanında Osmancık da Kadı Burhâneddin kuvvetleriyle yapılan mücadeleler neticesinde Osmanlı egemenliğine girdi. Anadolu’da birliği kurmaya çalışan Yıldırım Bayezid, 1398’de Çorum, Osmancık ve İskilip’ten sonra Amasya’yı da alarak oğlu Çelebi Mehmed’i Amasya’ya vali atamıştır. Ankara Savaşı’ndan sonra Timur’un himayesinde Amasya’da hüküm süren Çelebi Sultan Mehmed, Çorum’da bir subaşılık kurmuştur. 1413 yılında Anadolu’da birliği sağladıktan sonra oğlu (II.) Murad’ı, “şehzâdeler şehri” özelliğini XVI. yüzyılın ortalarına kadar koruyan Amasya’ya vali tayin etmiştir. 1423’te Tokat, Sivas, Canik (Samsun), Karahisarışarki (Şebinkarahisar), Çorum ile birlikte Osmancık da Amasya’ya,  1596 yılında yeni teşkil edilen Rum eyaletine bağlı Çorum sancağına bağlanmıştı. Çorum, XIX. yüzyıl başlarında Sivas eyaletine bağlı bir sancak, 1831 nüfus sayımından sonra Ankara sancağına bağlı bir kaza, 1836’da tekrar sancak, 1856’da bu defa Bozok (Yozgat) sancağına bağlı bir kaza oldu. Osmancık 1864’te yeniden Sivas vilâyetinin Amasya sancağına bağlandı.  Zambal, (1894’te Ankara’ya bağlı sancak merkezi ve) 20 Nisan 1924’te vilayet olan Çorum’un Osmancık ilçesine bağlanarak yeni teşkilâttaki yerini aldı. Resmî kaynaklarda Zambal (Yaylabaşı)  köyü tarihi ile ilgili bir kayda rastlanmamıştır. Yaşlılardan alınan bilgiye göre tespit edilemeyen bir tarihte dört hanelik bir göçmen grubu bugünkü köyün kuş uçumu 250 m.  güneyinde, Zambal çayı kenarında,  gür suyu bulunan çeşmenin etrafında, günümüzde Aşağıköy (965 m.) denilen yere yerleşmişlerdir. Yine tespit edilemeyen bir tarihte burası terkedilerek yukarıya taşınılmıştır. Yeni köyün su ihtiyacı Kadıkızı’ndan toplanarak getirilen çeşmeyle karşılanmış, yanına bir de yunak yapılmıştır. 1950’li (??) yıllarda Alancuk’tan getirilen su ikiye bölünerek mezarlık ve cami yakınında inşa edilen çeşmelere dağıtılmıştır.11 Mayıs 1959 gün ve 7267 sayılı kanunla “Türkçe olmayan ve iltibasa yer veren köy adları……….. İçişleri Bakanlığı’nca değiştirilir” hükmü gereğince yaklaşık 12000 köyle  birlikte Zambal (زانبال son kayıtlarda / زنبال) adı da Yaylabaşı olarak değiştirilmiştir.Köy arazisi çevre köylere göre küçük ve bir kısmı da otlak olarak kullanılan dik yamaçlara sahip olduğundan tarıma elverişli alan sınırlıdır. Arpalık olarak kullanılan yazı dışında en verimli toprak aşağı devirde Çalmanlar’da Sivritepe civarında ve Hayatlar mevkiinde, yukarı devirde ise Alancuk, Kapaklu ve Ballık’tadır. Gökkaya, Bağçalar, Güneysalak, Yazıbaşı ve Köklen gök toprak, Belen’in kuzey kesimleri kepür, Yazı, Alancuk, Kapaklu …., Hayatlar ve Ballık taşlı fakat siyah (!) topraktır. Hayatlar, Ambarlık, İbikler ve Aşağı Kıran civarında bulunan taş ve kayalar yoğunluğu düşük gözenekli bir yapıya sahipken, Kayabaşı, Ballık ve Kapaklu’dakiler sert ve yalçındır. Gerişler, Soyuk,  Karabayır ve Yayla’da tabaka ve levhalara kolayca ayrılabilen kaya parçalarına rastlamak mümkündür.

 

* Köyümüz hakkında bu değerli çalışmayı yapan ve bizlere kazandıran Sayın Kasım Kırbıyık Hocamıza teşekkür ederiz.